İki turun ardından bu grup, sıradan futbol için değil, "en ilginç senaryolar" için yaratılmış gibi görünüyor. Sanki her takım bu senaryoya göre kendi benzersiz bölümünü oynuyor. İlk bölümde - Reykjavik'te - Azerbaycan takımı aniden soğuk havaya yakalanmış gibiydi: beş gol yedik ve sahayı "buzlu yolda dönen tekerlek" etkisiyle terk ettik.
O maç AFFA için o kadar acı vericiydi ki, Portekizli uzman Fernando Santos ile yollarını hemen ayırdılar - görünüşe göre çay bitmeden sabırları tükendi.
Ardından, U-21 antrenörü Ayhan Abbasov sahneye çıktı ve onun canlandırıcı nefesi sahada hissedildi.
Fransa ise bu dizinin "parlayan yıldızı" rolünü oynuyor. İlk turda Ukrayna'ya karşı "her zamanki gibi" kazandılar - gözü kapalı, futbol azametiyle. Ancak İzlanda ile yapılan görüşme öyle bir dramatiklik yarattı ki, sanki "topu tutamazsak perde iner" hissi vardı. Mbappé ve takım arkadaşları bireysel becerileriyle kendilerini kurtardılar, ancak şimdi anlaşıldı: Fransa favori olsa bile, "fethedilemez kale" değil, daha çok "gazlı limonata" gibi - bazen sıcak havalarda lezzet veriyor, bazen de aniden taşıp etrafa dağılıyor.
Ukrayna turnuvanın ikinci "bölümünü" yönetmeye çalışıyor - ilk turda Fransa'ya karşı bir performans sergilemeseler de, Bakü'de bizimle yaptıkları maç hem ilginç hem de eşit geçti. Ancak bu takımın hala en büyük sorunu gerçek sonuçlar almak: tempo var, teknik var, ancak final aşamasında ayakları dolaşıyor gibi. Böyle devam ederse, ikincilik mücadelesinde kaybedilen her puan psikolojik bir yüke dönüşebilir.
İzlanda ise bu diziye ikinci turda "fırtına bölümü" ekledi. Reykjavik'te bizi vokal ile boğdular - beş golle. Fransa'ya karşı ise gerekirse kazanabilecekleri şekilde oynadılar. Onlara karşı ana eleştirim şu: Teknik yıldızları azdı, diferansiyel bireysel becerilerde mağlup oldular.
Ancak deplasmanda bile "ölü buz" olmadıklarını gösterdiler - hem evde hem de deplasmanda ciddi oyunlar sergilediler. Görünüşe göre ikincilik için gerçek rakipler - ve biraz şanslı olurlarsa, Fransa için gerçek bir "kabus" olacaklar.
Ve biz - Azerbaycan. İlk turda Reykjavik'teki 0:5'lik sonuç hala hafızalarda; AFFA'nın Santos ile yollarını ayırması ve Abbasov'un gelişi takıma yeni bir ruh getirdi. İkinci turda, Ukrayna'ya karşı sahada "Ben buradayım" diyen, her topu ısıran, savaşan bir Azerbaycan gördük. Gol attık, "puan bankamızın boş olmadığını" gösterdik.
Savunmada hatalar var, hücumda fikir eksikliği var - evet, ancak ısrar, grupta "istatistik" olmadığımızı gösteriyor.
Sonuç...
Fransa favori, ancak korkutucu bir gemi değil. İzlanda zaten "grubun sürpriz yükünü" taşımaya başladı ve ikincilik için en ciddi aday. Ukrayna teknikle oynuyor, ancak bunu sonuçlara dönüştürmekte zorlanıyor - bu da onlar hakkında endişe yaratıyor. Azerbaycan hakkında söylenecek en önemli şey şu: Önümüzdeki maçlarda kaybetmeme düşüncesine hakim olmak, savunmada disiplin ve biçimsel başarısızlıklardan cesaretini kırmamayı hedefleyen bir oyun.
Böylece, grubun senaryosu hala yazılıyor, perde henüz tam olarak açılmadı. Ancak bir gerçek var: Azerbaycan artık bu senaryoda "sıfır figür" değil. Bal tutan parmağını yalar. Ve buna hazır olalım!
Ali Valiyev
İdman.biz