Tanıdık manzara, ağır manzara

Mahir Emreli bana bir keresinde şunu söylemişti. "Forvet olmayı Miroslav Klose'den öğreniyorum."

Mahir, geçen yazdan beri Klose'nin liderliğinde "Nürnberg"de oynuyor. Bizi bazen sevindiriyor, bazen de hayal kırıklığına uğratıyor. Birçok maçta gol atamıyor ama attığında da öyle bir atıyor ki, eleştirmenleri bile susturmaya, hatta onu alkışlamaya mecbur ediyor. 

Biz işte böyle bir Mahir görmek istiyoruz. Sürekli gol atan, karakter gösteren, her maçta en iyilerden olan.

Ama mesele şimdi Mahir değil. Klose ki, o, antrenör olarak ne dünya, ne de bugün çalıştığı Almanya'nın 2. Bundesliga'sında henüz damgasını vurmadı. Vurup vurmayacağını da zaman gösterecek.

Ancak herhangi bir forvetin, bizim Mahir de dahil olmak üzere, Klose'nin yanında olması bir okuldur. Mahir boşuna demiyor ki, "Forvet olmayı Miroslav Klose'den öğreniyorum."

Klose, hücum futbolunun ustasıdır.

71 golle Almanya milli takımının gol kralıdır. 

Büyük bir profesyoneldir.

Ve genç bir futbolcu nasıl büyüyebilir, nasıl profesyonel olabilir sorusunun cevapları, Klose'nin kendi dilinden dökülmüş, aşağıda sunduğum bu cümlelerin arasında gizlenmiş durumda. Dünyada ve bizde dik kafalılık eden her genç oyuncuya ibret olmalıdır.

Okuyalım!

"Kariyerimi, artık şimdiki futbolu tanımadığım için bitirdim. Şimdi genç oyuncular farklı düşünüyor. Ben çocukken sadece antrenmanlar hakkında düşünürdüm. Ve aynı zamanda futbolda nasıl başarılı olunacağı hakkında. 

"Lazio"da ve milli takımda her antrenmandan sonra sakatlıklardan kaçabilmek için buz banyosuna uzanırdım. Ama gençler reddederlerdi. Antrenman bittiğinde benim top topladığımı gördüklerinde ise sorarlardı: "Neden bunu sen yapıyorsun? Teknik personel var". O anda ben düşünürdüm: Senin 20 yaşın var ve 60 yaşındaki bir işçiye yardım etmiyorsun. Onlar daha çok kramponlarının çoraplarının rengine uygun olup olmadığıyla ilgileniyorlardı. İşte o zaman futbolun değiştiğini anladım.

Bugün genç futbolcular öncelikle pahalı arabalar, sözleşmeler, sponsorlar ve yeni kramponlar hakkında düşünüyorlar. Futbol onlar için ikinci planda. Onlar için önemli olan imajları. Ama benim için her zaman en önemli olan oyunun kendisi olmuştur - saf ve kusursuz haliyle".

Tanıdık bir manzara.

Ağır bir manzara.

Aydın Bağırov