Türkiye'nin "Beşiktaş" kulübünde 2021-2023 yıllarında sportif direktör olarak görev yapmış Ceyhun Kazancı'nın AZERTAC'a özel röportajı
- "QOLAT Sport Service & Football Agency" tarafından Bakü'de düzenlenen "Futbol Konferansı Bakü" adlı uluslararası etkinliğe katıldınız. İzlenimlerinizi öğrenmek ilginç olurdu...
- Forumun çok faydalı olacağını düşünüyorum. Azerbaycan ve Türkiye futbolu arasında birçok ortak nokta var. Kardeş ülkede olmak harika bir duygu. Bu tür etkinliklerin düzenlenmesi, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da yakınlaşmasına zemin hazırlıyor. Azerbaycan'da yüksek seviyede inşa edilmiş spor tesisleri var. Bana göre ülkenizin futbolda iyi bir potansiyeli var. "Karabağ"ın 2023/2024 sezonunda Avrupa Ligi'ndeki başarılı performansı bunun açık bir kanıtıdır.
- Sizce Azerbaycan futbolunu Türkiye seviyesine getirmek için neler yapılmalı?
- En önemlisi iyi bir mali kaynağın olması. Azerbaycan coğrafi olarak Doğu'ya daha yakın. Bu nedenle Avrupa'dan oyuncu getirmek biraz zor oluyor. Size yakın Gürcistan'ı örnek verebiliriz. Son Avrupa Şampiyonası'nda iyi performans gösterdiler. Alt yaş gruplarına fon ayırdılar ve belirli bir strateji geliştirdiler. Azerbaycan da aynısını yapmalı. Akademilere ciddi önem verilmelidir. Türkiye'de ise bu süreç bir yere kadar devam ediyor. Örneğin, Almanya, İsviçre ve Hollanda futbol akademilerinde yetişen Türk oyuncular milli takımımıza davet ediliyor. Boşluğu bu şekilde doldurabiliyoruz. Gelecek sezon için Azerbaycan Premier Ligi'nde yabancı oyuncu sınırı kaldırıldı. Bunun yanlış bir karar olduğunu düşünmüyorum. Çünkü yerli oyuncuları oynamaya zorlamak ayrı bir soru yaratıyor. O oyuncu gelişecek mi? Çocuklarla daha küçük yaşlardan itibaren ilgilenmek gerekiyor. Türkiye milli takımının ve "Inter"in oyuncusu Hakan Çalhanoğlu'nun çocuğu 4 yaşında Almanya'da bir futbol akademisine yazıldı. Bu çok doğru bir karar. Erken başlamak, gelişim için başarılı bir yoldur. Ülkenizin 10 milyon nüfusu var. Devlet sporlara yüksek düzeyde özen gösteriyor. Sadece kulüpler ve federasyon birleşip akademilere dikkat ederse, iyi bir iş çıkar.
- Ülkemizde futbolla ilgili planlarınız var mı?
- Şu anda bununla ilgili bir planım yok. Ancak her zaman Azerbaycan ile birlikte çalışmak ve her iki ülkenin futbolunu geliştirmekle ilgili planlar yaptık.
- Türkiye'nin ünlü kulüplerinden biri olan "Beşiktaş"ta sportif direktör olarak görev yaptınız...
- "Beşiktaş"ın önceki başkanı Ahmed Nur Çebi ile çok iyi bir ilişkim var. Aslında 20 yıldır futbolun içindeyim. Daha önce menajerlik yaptım. Kulüp yöneticisi bana gelecekte antrenör olma fikri olan birini değil, bir yönetici aradığını söyledi. Önceki başarılı çalışmalarım dikkate alınarak kulübe gelişim gerçekleşti. Üç yıl "Beşiktaş"ın sportif direktörü olarak görev yaptım. Umarım tekrar "kara kartallar"a geri dönerim.
- Birçok sportif direktör, transfer konusunda son kararı veren kişi oluyor. Peki, sizde bu süreç nasıldı?
- Her zaman benim kararım olmuyordu. Örneğin, Valeryen İsmael teknik direktör olarak görev yaptığı dönemde, transferlerde son söz bana aitti. Ancak Şenol Güneş'in liderliği döneminde durum farklıydı. Tüm kararları antrenörün vereceği diye bir kural da yoktu. Herkesin fikri dinleniyordu.